Dışarısı ne kadar soğuk, ellerimiz ne kadar üşümüş olsa da... konacak bir dalımız, sevenlerimiz-sevdiklerimiz var.. yaşıyoruz ne güzel.. gelecek yıllarımız var.. kutlayacak nice günlerimiz, çoğalacak çemberimiz var.. sağlığımız, gençliğimiz, gülen yüzümüz var.. sıcacık umutlarımız, büyük hayallerimiz, keşfedecek bir dünyamız var..
30 Aralık 2008 Salı
Dün bu mod-da oturup kara kara düşünmemin meyvesi sabaha kendini vermişti: yeni uyanmış ve yataktan henüz kalkmış bir halde, sesim hala oğlan çocuğu kıvamında çatlak ve afyonum patlamamış iken ajansı arar buldum kendimi.. bu defa İpekoşunkini.. bizimkinde iş yok ya bu ara, öğrendim orda da yokmuş.. çok da fifi ;) (online başvurular ve haber beklenen yerler haricindeki kıpırdanmalar bunlar)
Yetmedi emlak piyasasına dadandım.. İstanbul-Nişantaşı / London-Maida Vale... quite and very nice area.. Napıyo yine Oya diyeceksiniz fakat var bir bildiğim.. bi de kafam karışmasa.. yahu seçeneklerin hepsinde kendince bir güzellik görüyorsam her koşulda kendimi mutlu edeceğim demektir.. eeee, daha ne..! don't think twice!
Ayrıca bu karşılaşmalar oyununu abartıyorum galiba zaman zaman.. bazen meraktan, eğer mekan ve ilan ilgi çekici ise gidiyorum, adamlarla pazarlık bile yapıyorum.. sonra...?
Sonrasında ise Chiara'yla kahve molası.. artık mod-um çoktan değişmişti.. arkadaşlar bi hastalığa tutuldum bu aralar: "mod kayması"... böyle disk kayması gibi bişiy bu da, tutamıyosun mod-u bi türlü sabit kayıp kayıp duruyo:p
Bir de itiraf ediyorum.. parktaki salıncakta sallandım dün :))
Son olarak.. bi alışkanlık daha edindim kendime.. her gece yatmadan önce Coupling dizisinden bi bölüm izliyorum.. çok komik bi dizi ya bayılıyorum :))
Yetmedi emlak piyasasına dadandım.. İstanbul-Nişantaşı / London-Maida Vale... quite and very nice area.. Napıyo yine Oya diyeceksiniz fakat var bir bildiğim.. bi de kafam karışmasa.. yahu seçeneklerin hepsinde kendince bir güzellik görüyorsam her koşulda kendimi mutlu edeceğim demektir.. eeee, daha ne..! don't think twice!
Ayrıca bu karşılaşmalar oyununu abartıyorum galiba zaman zaman.. bazen meraktan, eğer mekan ve ilan ilgi çekici ise gidiyorum, adamlarla pazarlık bile yapıyorum.. sonra...?
Sonrasında ise Chiara'yla kahve molası.. artık mod-um çoktan değişmişti.. arkadaşlar bi hastalığa tutuldum bu aralar: "mod kayması"... böyle disk kayması gibi bişiy bu da, tutamıyosun mod-u bi türlü sabit kayıp kayıp duruyo:p
Bir de itiraf ediyorum.. parktaki salıncakta sallandım dün :))
Son olarak.. bi alışkanlık daha edindim kendime.. her gece yatmadan önce Coupling dizisinden bi bölüm izliyorum.. çok komik bi dizi ya bayılıyorum :))
29 Aralık 2008 Pazartesi
KARAOKE :)
(Bu foto aşağıda gidilen 2. mekanda çekilmiştir, faket yer,n, yurdunu şaşırıp 1. sıraya yerleşmiştir)
Hain Domi yendi beni; zaten o gün bileğinin gücünü göstermeye çok hevesliydi..
Gecenin sonunda eve gidilip makarna yenilmesi önerildi, sarımsaklı dometos soslu gerçek bir İtalyan makarnası olacağı da eklendi.. aldanmadım arkadaşlar sadece biraz aklım kaldı ;) bu İtalyanlara kalsanız iki günde topaç olup sokaklarda dönmeye başlarsanız :p
Hain Domi yendi beni; zaten o gün bileğinin gücünü göstermeye çok hevesliydi..
Mikrofono elime alınca bi heyecan bi coşku geldi içime; içimdeki sahnelover canlandı, hatta cesarete gelip sahneye çıkmak istedi.. Seçtiğim parça ise eskilerden sevdiklerimdendi:
"Life is a mystery,
everyone must stand alone
I hear you call my name..
and it feels like home..
(Madonna / Like a Prayer)
Hep beraber..! :))
Hakikaten çok sevdim ben bu karaokeyi çok eğlenceli bişiy.. yeniden gidilmeli en kısa zamanda.. Evde yaratılan bir karaoke sisteminin de faydalı olacağı kanaatindeyim ve bu konuda ciddiyim.. düşünün ne eğlenceli :) hatta ben bu eğlence için özel giyinirdim bile.. eğer stresli bi işim olsaydı (şu anda) karaoke gün sonu Türk Kahvesi gibi iyi gelirdi.. dur şimdi özledim be..!
Gecenin sonunda eve gidilip makarna yenilmesi önerildi, sarımsaklı dometos soslu gerçek bir İtalyan makarnası olacağı da eklendi.. aldanmadım arkadaşlar sadece biraz aklım kaldı ;) bu İtalyanlara kalsanız iki günde topaç olup sokaklarda dönmeye başlarsanız :p
27 Aralık 2008 Cumartesi
Bugün yapacak ekstra bi işim olmayınca akşam için düşündüğüm plan da iptal olunca bütün günü kendime ayırdım.. önce sabah yürüyüşü (bu günlerde koşamıyorum. dans ettiğim zamanlardan bildiğim bir bilgiyi unutunca sakat kalmak üzereydim. arkadaşlar, ısınma ve özellikle soğuma hareketlerini unutmayın.. koşudan sonra geciktirmeden duş alın..), ardından duş ve ardından bir dizi bakım ünitesi (peeling, maske ne ararsan var) (şaşırmayın yanımda getirmiştim).. evet, bugün bir kısım arkadaşlarımın bana taktığı Betty Boop ünvanın hakkını verdim:)) ayrıca ne zaman sonra msn'de arkadaşlarımla yaptığım sohbet ve online seans'ın;) tadı hala damağımda.. şimdi bir de başarabilirsem bir dvd indirip onu izlicem.. daha başka nasıl salaklanabilir bi insan..?
26 Aralık 2008 Cuma
CHRİSTMAS LUNCH..!
Bu kızları Otantik Cafe'nin camına koysan kimse anlamaz İtalyan olduklarını :) Bakma sen onlar kendilerini Dolce&Gabanne sanıyorlar adlarını uluorta öyle zikrediyorlar ;)
Şimdi de İtalyan erkekleri iş başında.. Yarabbi çok güzel yemek yapıyorlar.. Önceki yazılarımda uzak doğulu kadınların evlenmek için neden makbul olduklarını yazmıştım hatırlarsanız.. Şimdi de İtalyan erkeklerinin neden çekici bulunduklarını yazıyorum: "bildiniz:) güzel yemek yapıyorlar.. (PS: Bu topic dikkate alınmalı, sınıfta dahi tartışma konusu olmuştu)
Benim arkamda duran iki kız sevgili.. Bir tanesi aşağıdaki Brezilyalı hatun (Tai'nin) kız kardeşi.. Christmas için sevgilisi ile geldi.. Hayatların birbirine karıştığı, yargıdan uzak ve saygılı, açısı geniş ortamları seviyorum.. başkalarının hayatları ile ilgilenmemeyi de.. Dejenerasyon kavramına gelince; her türlü ikili beraberliğin burnuma sokulmasından ve abartılmasından hoşlanmıyorum, saygı da duymuyorum, "normal" ilişki biçimleri dahil.. bunun dışında "seçilmiş" ilişki biçimlerine diyecek birşeyim yok.. ne diyebilirim ki.. bütünlüğe giden yolda seçilen araçlar farklı olabilir, herkes aynı yolun yolcusu..
Kırmızı, beyaz, rose.. ne ararsan var.. bu arada hadi kırmızı-beyaz tamam da rose şarabı hiç anlamazdım çok da manasız bulurdum (insan ilişkilerinde hoşgörülü olabilirim fakat şarap konusunda çok katıyımdır:)) fekat; gel gör ki fena bişey değilmiş.. Arkadaşlar bu günkü dersimiz neymiş: Ön yargılı olmayalım lütfen..!
Monaco Prensesi...
Christmas günü otobüs, metro vesair hiçbir toplu taşım aracı çalışmıyordu.. marketler de açık değildi; Türk marketler hariç :) yurdum esnafına christmas değil ramazan olsa da fark etmezdi :) Ben ise Finsbury Park'tan Camden Town'a yürümek için yola koyuldum.. Dünden biliyordum yolu, otobüsler öğrenmiştim çok da kolaydı camden road'ı al, hiçbir yere sapmadan doğruca yürü babam yürü :p
Yürüyüşüm sırasında bir zencinin "good morning princess merry christmas" diyerek gülümsemesi ile günümün güzel geçeceğini anlamıştım.. Yolculuk çabuk ve rahat geçti, hatta biraz daha yürümek isterdim, zira yol boyunca kurduğum hayaller boyumu aştı:).. Eve yakın bir yerden Domiano beni aldı ve eve vardığımda "bacılarımla" karşılaştım biliyorsunuz;)
Yemekler, bilhassa tatlılar, şaraplar, müzik ve sohbet çok tatlıydı.. Fakat ben ömrümde bu kadar çok şiştiğimi hatırlamıyorum.. Christmas'ın özelliği imiş yeni yıl gecesi misali, yemekle ilk defa tanışan ilk insan halet-i ruhiyesinde durmak bilmeyen bir seremoni.. üstüne bir de yenilen her şey lezzetli.. zorladık biz de bünyeyi.. fakat dün dündü bugün bugün, hatta şimdi.. dün zevk-ü sefa alemi, bugün diyet.. hayat da böyle değil mi zira..
Bu arada beni kendilerinden sayıp yarı İtalyan yaptılar.. Daha önce de benzeri başıma gelmişti.. İzmirli "faşist" arkadaşlarım beni fahri İzmirli yapmışlardı, kendilerince bu nişan ile beni onurlandırmışlardı ;) fakat gerek yok kardeşim istemiyorum hatta, zira...
Soru: "Hemşerim memleket nere..?"
cezap: "Bu dünya benim memleket.."
25 Aralık 2008 Perşembe
MEDCON "BEGGİN'"
COVENT GARDEN
Chiara Mondi ile Covent Garden gezisi.. burnumun ucundaki yeri görmeye gitmemiştim bundan önce.. Christmas dolayısı ile iyice şenlenen marketi, dükkanları ve renkleri ile çok sevdim ben Covent Garden'ı.. bir tek kurabiyelerini deneyemedim.. çok güzelmiş öyle duydum.. fakat tüm kurabiye soyuna burdan duyurulur: "Christmas Lunch" çılgınlığından sonra artık diyetteyim.. yaklaşmayın hepinizi yakarım, yemeden parçalarım..!
23 Aralık 2008 Salı
BULUŞMA TRAFİĞİ
İlk işyerimden arkadaşım Özgün.. Kendisi 1 seneyi aşkın bir süredir burda (daha doğrusu Southampton'daydı).. şimdi London'da.. biraz karışık durumları ve kafası.. birbirimizi gaza getirdik ve iyi geldik birbirimize.. fakat İstanbul'da görüşmüyorsun gelip niye burda görüşüyorsun di mi..? (Cevapsız Sorulardan:))
Burda çalıştığım ajanstan arkadaşım Bowen.. 2 senedir burda, Taiwan'dan geldi.. Taiwan'da yaşadığı kültür ve aile ilişkileri gerçekten çok ilginç.. ailede baba kült, tabu, herkes korkuyor ondan, her sabah birbirlerine özellikle babaya eğilerek günaydın diyorlar.. Bowen bu yaşına kadar babasının gözlerinin içine bakarak konuşmamış.. şaşırıyorum ve şaşkınlıkla gözlerinin içine bakıyorum :) fakat artık büyüdüğünü ve şartların değiştiğini söylüyor.. babasının ona artık vurmadığını da.. çok nazik ve kibar, düşünceli ve mesafeli.. İnsanların yaşadığı şartların ve özellikle ailenin insanın davranış ve hissetme biçimine doğrudan etkisini görüyorum sohbet ederken.. (özellikle hissetme biçiminin altını çiziyorum) "Per sonare" yani karakter dediğimiz "handmade" birşey aslında, hatta "familymade".. Zaten karakter kelimesinin sözlük karşılığı da: bir insanı diğerlerinden ayırmaya yarayan, insanda süreklilik gösteren düşünme hissetme ve davranış bütünlüğü.. nereye varıyor.. bir çok yere.. alışkanlıklar.. bir insanın hayatı olabiliyor.. mizaç mı kalıyor geriye.. aslolan o mu..?
22 Aralık 2008 Pazartesi
KOŞUYORUM...!
İşte benim koşu cennetim... Özgesi tam seanslık değil mi..?(hatta parkın içinde bir cafe de keşfettim fakat christmas'ta kapalı) 2 hafta önce parkı keşfettim: "Finsbury Park"ve yürüyüşe başladım.. işin kolayındaydım ,biliyordum ve tembelliğimi şımartım.. ta ki hevesimin ve irademin bahanelerime galip geldiği dün'e kadar.. artık İstanbul'daki gibi trafik, insan kalabalığı, kaldırım yokluğu gibi bahanelerim de kalmamıştı.. kaldırdım popoyu.. ilk defa dün koşmak için evden çıktım.. ada'nın tamamnını koşamadım fakat seçtiğim güzergahtan memnun kaldım.. bugün ise biraz daha fazla koştum, biraz daha hızlı, biraz daha esnekti adımlar.. Sevdim:)
GOODBYE CELEBRATİON!
Cuma günü, kimi arkadaşlarımın okulda son günüydü, kankim Chiara da dahil.. :( iyi tarafı ise, okul bitse de hala Londra'da kalacak olanlar var, şükür kankim Chiara da dahil .. ;)
Karşılaşmalar oynu tüm hızı ile sürüyor.. insanlarların bir on beş dakika içinde bile birbirlerine verecek mesajları olabiliyor.. kısa zamanda paylaştıklarım beni şaşırtıyor.. farklı kültürlerin, dillerin ve geçmişlerin buluştuğu harmoniyi seviyorum.. her gün beslendiğim bu harmonide tuzu olan tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.. Yolunuz açık ve aydınlık olsun...
MERRY CHRİSTMAS:)
Çok güzel videolarım vardı yine yükleyemedim.. bir asistanım olsa, bilgisayardan anlasa, ben yazısını yazsam o yüklemelerini yapsa, ayrıca bir de istediğim düzeni ve şekli yaratsa ben söylesem o yapsa, yaratıcı da olsa aynı zamanda öneriler de getirse.. bu iş daha zevli olurdu kesinlikle.. olmaz mıydı hocam ;)) ayrıca sevmiyorum kardeşim ben sıkılıyorum başında uzun uzun beklemekten.. Elde kalan bunlar, idare edin fotoğraflarla, çekin siz de asistansızlığım cezasını..
Uzun lafın kısası; çok eğlendik her sınıf kendi show'unu yaptı.. her yerde bayram havası içimizi sardı.. show'dan sonra açık büfe atıştırma ve ardından başka sınıftan atrkadaşların okula getirdiği jack daniels içimizi ısıttı:)
George Michael'ın "Last Christmas" şarkısı bir başka içimi kıpır kıpır yapıyor.. bu aralar her yerde duyuyorum dinlemekten hiç bıkmıyorum.. Ön yargılı olmayın bi dinleyin..
OKUL GÜNLÜĞÜ
Öö-tmenimiz Michael.. Son dersimizde bana sınıf ve seviyen hakkında ne düşünüyosun diye sordu.. iyi bence sence öyle değil mi diye korku ila sordum.. bence artık bir üst sınıfa geçmelisin dedi.. fakat söz vermiyor, okulun da onayı gerekiyor.. birden çok sevindim.. ilerliyorum galiba.. YAŞASIN..!
20 Aralık 2008 Cumartesi
ANILAR ARASI PARAZİT: (EMERGENCY!!!) "BRAVEHEART"..!
Geç bir keşif daha: "Braveheart"
Yuhalama seslerini duyar gibiyim.. evet olabiliyor.. bazen bilerek bazen istemeyerek kült'leri kaçırdığım olabiliyor.. Onlardan biriydi bu geceki: "Braveheart".. Özellikle sana Özgesi.. Gitmeden önce benim için düşündüğün, fakat gerçekleşemeyen o harika film sabahı.. yanımda götürdüğüm hediye dvd'mle bu geceye kısmet oldu.. fakat bende yerini buldu..!
Filmi izlerken engelleyemediğim bir çoşku kapladı içimi
dağları yerinden oynatmaya yetecek bir kudret yokladı benliği
sordum kendime neydi sebebi.. yanıt geldi açık: Özgürlük ve Bedeli..! Bu, kaybettiği bir koyunu için diğerlerinden vazgeçen bir çobanın öyküsü idi..
"Tanrı'nın onlara bahşettiği daha iyi yaşama hakkı"
toprakla, altınla, mevki ve krallık ile değiş tokuşu kabil olmayan
bir oluş durumu..
Bir iç özgürlük hali.. tadını bilenler onun yerine hiçbir şeyi koyamayacaklarını da bilirler.. tadını bilip kaybedenler ise yerine koymadan bir daha rahat edemezler..
Buydu işte sebebi...
Sebeb-i hakikatim, peşine düştüğüm servetim..
Geldim...!
Burdayım ve uzağındayım belki hala
kaybettiğim künyem dağlarında
üşümekte yıllardır soğuğunda.. ama
Geldim işte.. geldim.. benim olanı almaya..!
"Herkes ölür ama çok az kişi gerçekten yaşar"
bir amaç uğruna, özgürce ve dürüstçe..
"Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine.."
"Özgürlüğü uğruna savaşan mı, uzlaşma yeteneğine sahip olan mı
daha soyludur..?"
Cevabı insanın geçmişine karşılık gelir...
Filmde "kahramanın" idam sahnesini izlemeye gelen insanları görüyoruz..
insanlar "kahramanın" üzerine elma armut ne varsa atıyorlar, bir şekilde kınıyorlar, öç alıyorlar..
Öfkeliler çünkü "kahramana" niye mi..?
çünkü "kahraman" düzene ve onların özgürlüklerini teslim ettikleri efendilerine karşı geliyor..
onlara ne kadar korkak ve aciz olduklarını hissettiriyor
aslında öfkeleri kendine,
öfkeli insan ise önce küpüne sonra sebeb-i öfkesini hatırlatana zarar..
dert olan "kahraman" değil, o güne kadar benim diye bilinen dünyalar..
ne kadar da kırılganlar...
Velhasıl kelam...
Ben aldım dersimi ve ilhamımı
izlemeyen varsa ,ki sanmıyorum, mutlaka izlesin
izleyenler ise benim gözümden bir daha izleyebilirler..
Ayrıca okurlarıma bu yazıyı okurken bana ilham kaynağı olan ve keşfi çok eskilere dayanan Lorena Mckennitt'ın "My Mystics Dream" şarkısını dinlemelerini öneriyorum.
Bu şarkı en çok: 19 yaş, İstanbul-Ankara yolu, gece ve kulağımda walkman
Bıraktığı his ise bu film gibi içimde garip birşeyleri kıpırdatır gecenin o vaktinde beni heyecanlandırırdı..
18 Aralık 2008 Perşembe
MOR İSYAN-TUZ'LAR YERİNİ BULDU..!
Bir gece işten geldiğimde buldum bu güzelliği odamın kapısının önünde... Küçük bir çığlık koptu içimden engel olamadım... Telafi çiçeğiymiş... ben sevdim bu işi hep yanlış gelsin çiçekler ;) Bunlar siparişe de gönlüme de uygun, hepsinden öte fikri sevdim ben... 2. kez teşekkür ediyorum Nihat çiçeklerime baktıkça mutlu oluyorum:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)