Bir Cuma günü tasviri yap deseler bana; tavırları gevşek, zevkine düşkün, lüksten ve zevten anlayan, aristokrat, görmüş geçirmiş, kültürlü, 2 kere evlenip boşanmış, çapkın bir adam, derdim.. bi düşünün bakalım yakıştırmam bir düşüyor mu..?
Velhasıl kelam spontane ve acayip bir cuma günüydü bizimkisi.. Önce bir yoga öğretmeni olan Gia, bize yoga'nın temel hareketlerini gösterdi.. kaldırdık sandalyeleri ve bir anda bir yoga sınıfı olduk.. ve ben esnekliğimdeki kaybı acı ile fark ettim.. ne güzeldi oysa bi ara, özell,kle dans ettiğim zamanlar.. söz dedim kendime, sık dişini Oyacık.. hazırlık sınıfını geçtiğinde mezuniyet hediyesi olarak tekrar yazdırıcam seni dansa :))
Sonra da kaktık pub'a gittik.. 2. dersi bahçede işledik :)) bu tabiri bilmeyenler için açıklayayım: ben ilkokulda iken, bahar aylarında bazen öğretmenimiz dersi bahçede işlerdi.. öğretmen bu mutlu haberi verdiğinde sevinçe ve bağırarak (niye bağırıyosak) koştururduk bahçeye :) ne dersi.. tabii ki hikaye.. hele Oya gibi derste dışarıyı izleyen, öğretmenin tabi ile "dikkati dağınık" bir öğrenci bulmuş dışarıyı, kendi dünyasında dalgın dalgın gezininir durur artık.. (o kadar anneme şikayeti yedim ama ilk okumayı da ben söktüm n'aber;))
Nerde kalmıştık..? Oya, Onur (ablamın 1. ismi, kıh kıh:)), Esin, Nesrin, Emel.. anneanneme benzedim diyeceğimi de unuttum.. iyi bakın kendinize he mi?
1 yorum:
gülpüm, sen daha da mı güzelleştin?
Yorum Gönder