26 Şubat 2009 Perşembe

The Heart Ask Pleasure First..!





Toprak olsam eğilsem dokunsam

ufalansam kum olsam

Yağmur olsam yağsam

damla olsam okyanusta

dalga dalga dalga

bulut olup sessiz kalsam

rüzgar olsam esip kavursam

bahar olsam yaz olsam kış olsam

mevsim olsam akıllarda

hatıra kalsam fotoğraflarda

gelecek olsam umutlarda

ses olsam koku olsam, sıcak bir el omuzda

hiç olsam

çok olsam

his olsam sade

Oya gibi....adım....

ışık gibi birdenbire, gece gibi mahrem en derinde....

"The heart ask pleasure first" Michael Nyman Piano dinleyin kanat takıp uçursun sizi... de....

22 Şubat 2009 Pazar

MERHABA 23.02.2009 - 01.03.2009

Ömrümüzden bir hafta daha.. böyle tarihler ile yazılınca bir daha tekrarının olmayacağı daha iyi anlaşılıyor.. bu iyi mi kötü mü acaba.. Stafano Elio Danna bir röportajında, sigaranın üzerine kocaman uyarı yazılarının yazılmasından sonra satışların arttığından bahseder ve der ki: "insanlar alıyor çünkü artık işe yaradığından eminler.." :)) yerim ben senin ironini..

Velhasıl kelam.. önümüzde yine yeni yine yeni yine yeni yenidennnn sevilmeyi bekleyen bir hafta var.. ötekilerden hiç farkı olmayan bir 7'lik daha.. canımızdan bir parça..

İyi haftalar tüm sevdiklerim...

GRACE'S BİRTHDAY

Cumartesi gecesi sabah aldığım confirm üzerine kalktım Grace'in evine gittim., elimde pembe bir patikle.. patik aldım kıza :) :p.. tabii ki bulamadım bir defa gittiğim bir yeri 2. sinde.. Grace beni durktan aldı :) I'm sorry Grace do you know I'm very bad at finding directions.

Herkes yemek yapmış o gece.. Başta Grace'in erkek arkadaşı harika bir et yemeği pişirmiş, çıkmadan önce birşeyler atışttırdığım için yiyemedim malesef :( Ece patates salatası yapmış, Türk seni :), Matteo soslu spaghetti pişirdi, Grace'in landlady'si Indian yemeği pişirmiş.. ööögghh.. tadına bile bakmadım görüntüsü yeterdi hislerimi anlatmaya.. içinde tüm yumurtalar olan tavuklu pirinçli sarı renkli dolu bir tencere.. kardeşim benimle yemek arasında şöyle bir bağlantı var.. bir defa çok olmayacak gördüğüm şey.. karavana gibi.. sonra göze güzel gözükecek.. estetik olacak.. çeşitli olacak.. sanki yenmek için değil, zevk için tasarlanmış olacak.. işte o zaman yerim dermişim ;) anladınız siz beni..

O gece Matteo'nun 4 kere ayağına bastım topuklu ayakkabılarılma.. sonunda İtalyan sesiyle gür gür gürledi ;)

Landlady sürekli yedi yedi yedi..

Bir de sevgili kavgasına tanık oldum.. beni hakem yaptılar ayrı ayrı ikisi ile konuştum.. üfürükten teyyare sebep.. sevgili sebebi işte.. çözüldü çözüldü üzülmeyin.
Dedim ki Grace bu kadar Peru'lu Latin Amerikalı genç var burda.. çal bi Shakira "Hips don't lie" havamızı bulalım.. Son ayrıntı: votka ve cola'yı karıştırdınız mı daha önce .. yapmayın arkadaşlar..
Velhasıl kelam güzel bir geceydi.. aaaa o günün bir de gündüzü vardı o da ne güzeldi.. Kısa Özet: 4 gündür aralaıksız koşmaktayım.. istikbal göklerdedir.. alakasız mı.. hiç de değil..

19 Şubat 2009 Perşembe

ENJOY THE FREETİME :))

Okulda keyifler yerinde, ödevlerimi yeniden yapmaya başladım.. Bugün okuldan sonra Necati ile kahve içmeye gittik.. konu aynı.. felsefe kardeşliği.. Sonra ben Cihan'ı görmeye Covent Garden'a gittim.. (orda çalışıyor ya kendisi) (bu aralar Türk sayısı mı arttı çevremde..?) işten ayrıldığımı kısaca anlattım.. sonra yeni hayat planlarımı uygulamak üzere yola koyuldum..

Eve geldim, apar topar üstümü değiştirdim ve dışarı fırladım.. ne kadar da özlemişim parkımı.. öğleden sonra havasını kokladım.. ne güzeldi.. çocukluk kokuk geldi yine burnuma :) Koştum bu defa.. yalan yok.. tam tur'u da aştım hatta.. park avucumda küçüldü..

Eve geldim.. önce duş.. sonra biraz study.. Aaron bana yemek ayırmış microwive'de.. teşekkürler canım.. söz bir gün size delicious Türk yemeği yapıcam.. (finger cross;))

Güzel bir gündü.. :))

18 Şubat 2009 Çarşamba




Düşünceler meyvesini birer birer verdi bu hafta.. Dün Margo aradı, ğer bana boş bi gün verirse bir kişiyi daha işe almak zorunda kalacağını söyledi.. no problem'di.. bitti.. 2. işim.. geçti gitti..
Hemen ardından bir korku geldi bünyeye.. sonra bi anlamsızlık hissi.. istediğin bu değil miydi, bir kez daha.. bir seçim yapmalıydı.. korku veya sevgi (istek).. gerisi hikaye idi.. anladı yürek..
Gizli parola: "çok güzel bir yerdesin"di.. İstanbul'daki hayatımın bir benzerini büyük bir ustalıkla yaratmıştım.. şimdi değiştirme vaktiydi.. şifre buydu.. Londra oyun alanım.. amaç: kendini bil!
"Krallıktan önce kral vardır."
Değil miydi ki saat saymak günah.. ruhu yormak azap.. anlamsız üstelik tüm bunlar.. bilmişti ruh önceden de aklın yönetiminde rolunu oynamaya çalışmaktaydı.. fakat kural kendini bir kez daha doğruladı.. inanmadığın hiçbir şey hayatında duramaz.. kandıramadım.. bir kez daha yemedi hayat.. fakat burda almam gereken bir hediye vardı.. "inanmadığın hiçbir şeyi yapma."

Haftanın özeti: ağzımdaki bakla
kucağımdaki taşlar
aforizmalarımın üstüne oturduğumda hissettiğim acı :)
hediye'm
okul, İngilizce, öğrencilik hayatı
amy vinehous (back to black özellikle, rich girl- giriş) neden sevmememiştim ben
bu çatlak kadını..?
katty perry (I kissed a girl) (styl ikonu-manyak)
amelie (quai) (her yeni başlangıcımda, her küçük zaferimde bir marş gibi
dinlerim:))
Kate Moss - kilo almış sonunda (London Paper haberi ;))
mutluluk-huzur-gelecek planları :) :) :)
ÖNEMLİ NOT: 1 günlük bunalımımda bana destek olan tüm sevdiklerime içten teşekkürler.. varlığınızı hissetmek harika :)

OKULA DÖNÜŞ

Pazar günü verdiğim karar neticesinde bu hafta okula dönüş yaptım.. baktım ki 2. işime başladığım tarihten bu yana kapak açmıyorum.. bi dakika ben niye burdayım..? Netice-i karar: her gün çalışıyorum artık.. derslere katılıyorum.. yeni sınıfıma ısınıyorum..

WHAT A VALENTİNE DAY..!




Sadece bi geçerken uğramıştık oysa.. ben işten gelmiştim, yarın da işe gidecektim.. Leichester Square'de bir pub'da başlayan gece Rhima'nın evinde neticelendi.. Pek o içtiğimiz Valentine içkisi neydi.. pembe-beyaz :) Kafamı yastığa koyduğumda saat 5'ti, uyandığımda ise 9:10. Geç kalmıştım.. Rhima taksi çağırdı.. soğukkanlılıkla boss'umu aradım, hasta olduğumu ve gelmeye çalıştığımı söyledim sesli mesajla.. İşyerine geldiğimde tekrar aradım.. Gemilerimi yakmıştım zaten, ağzımın altındaki baklayı çıkarmanın tam vaktiydi.. Bu tempo çok ağırdı, çabuk hastalanıyordum.. 1 gün off istiyordum.. Blöf değil gerçekti.. Düşüneceğim dedi.. peki dedim.. o gün yerime biri gelene kadar bekledim.. sonra ayrıldım evime gittim.. uyudum uyudum.. çorba yaptım.. uyudum.. çok iyi geldi..

"Öngörülmeyen hep bir hazırlık dönemini gereksinir."

13 Şubat 2009 Cuma


Ofis günleri.. Öteki 2. işimden sonra daha bi iple çeker oldum.. aslında yalan olmasın memnunum hayatımdan, iki işimden de, hatta boş vaktimin olmamasından da.. barışığım bugüne kadar varolan "hardworking" sıfatımla.. sadece anlamaya çalşıyorum.. o yüzden çok güzel bir yerdeyim.. dyorum.. parola gibi.. şifre gibi..

BENİM AFORİZMALARIM..!



"Ben, dünyada baştan aşağıya tanımak isteyeceğim tek kişiyim; fakat bu şimdilik benim için mümkün değil."


Oscar Wilde


"İhtiyatlılık kadar, kişilik için ölümcül hiçbir şey yoktur."


Oscar Wilde


"Yaşamak dünyada en nadir şeydir. İnsanların büyük çoğunluğu var oluyorlar-hepsi bu."


Oscar Wilde


"Hepimiz aynı çöplüğün içindeyiz, ama bazılarımız yıldızlara bakıyor"


Oscar Wilde


"Belirli bir noktadan sonra geri dönüş yoktur. Bu noktaya erişmek de gerekir."


Franz Kafka


"Gerçek düşmandan sınırsız bir cesaret akar içinize." (Antagonist :))
Franz Kafka

"Kendini insanlığa bakarak sına. Şüphe edeni şüpheye, inananı inanca götürür bu."


Franz Kafka


"Giyotin gibi bir inanç. Onun kadar ağır, onun kadar hafif." (VARLIĞIMIN KISA ÖZETİ)
Franz Kafka


"Özgürlük ve bağımsızlık, benim karakterimdir." (Devamı açıklaması ne kadar samimi, canım..)


M.K. Atatürk


"Yüksek Türk! Senn için yüksekliğin hududu yoktur. İşte gerçek parola budur."


M.K.Atatürk


"Biz cahil dediğimiz zaman mektepte okumayanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim hakikati bilmektir."


M.K.Atatürk


"Doğruyu söylemekten korkmayınız."


M.K.Atatürk


"İnsan ruhu yaptığı seçimlerle belirlenir."


Nietzsche


"Kendi alevlerizde yanmaya hazır olmalısınız. Önce kül olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz."


Nietzsche


"Neysen "O"ol!


Nietzsche


"Ne denli yükselirsek uçmak bilmeyenlere o denli küçük görünürüz."


Nietzsche


"En yüce dağlara tırmanan güler bütün acıklı oyunlara ve acıklı gerçeklere."


Nietzsche


"Kadının nasıl bir nimet olduğunu tüm dernlere kadar hissetmek gereklidir." (katılmamak ne mümkün;)


Nietzsche


"Yaşama karşı sorumluluğumuz daha yücesini yaratmaktır. Daha alçağını değil."

Bunlar bende iz bırakanlar.. eminim paylaştıklarınız var içlerinden.. peki ya sizinkiler..?

10 Şubat 2009 Salı


Kabuk dönemi.. Önce kabuğuna çekilme, sonra kabuğunu da bırakıp uzaklaşma.. hızlı bir temponun arkasındaki gizli hesaplaşma.. Hem yapımcı, hem yönetmen, hem senarist, hem oyuncu, hem de seyirciyim bir sinema koltuğunda.. Başyapıtım, tek eserim.. OYA.....!

GOODBYE CHIARA, SEE YOU SOON..!

Cumartesi günü işten sonra apar topar Chiaramı görmeye gidiyorum; aksi gibi herkesin o güne başka bi planı var, tasarladığım organizasyonu yapamıyorum.. Chiara, biz yeterliyiz, en iyisi diyor.. Daha önce girmediğimiz bir pub'a giriyoruz.. Çantamdan çıkardığım küçük (anı) hediyesini veriyorum Chiara'ya.. Kendim için beğendiğim ve dönmeden önce almayı düşündüğüm bir "Londra" anahtarlığı..

Kız hikayeleri anlatıp Charlie'nin canına okuyoruz..

Dün telefonda konuşuyoruz Chiara ile.. sana yazacağım diyor.. birbirimizi gerçekten sevdiğimizi söylüyyoruz.. İtalya'da görüşmek üzere canım, bekliyorum, diyor.. Sonra da ben geleceğim İstanbul'a bir arkadaşımla Eylül gibi, diye ekliyor..
Fazla söze ne hacet.. Chiara benden kopmuş bir parça.. yüzlerce Oya'dan bir tanesi.. İçimde bir burukluk var.. fakat üzerimde ayrılık buğusundan ziyade bir insan kazanmış olmanın sevinci ve gizli gururu var..
Goodbye Chiara.. See you in Italy..

9 Şubat 2009 Pazartesi



Konuşulan fotoğraf.. Herkes bu adamın yerinde olmak istiyor :) Charlie vallahi nazar deyecek sana kaldır o fotoyu face'ten..

Parazit ettim yine ama demeden duramadım.. garip bilge bi neşe yokladı bünyeyi.. Birikiyorum dostlar bekleyin beni.. Kulağında Beatles, aklımda American Beauthy'den bir sahne: ölmeden önce adamın söylediği bir cümle: I'm great..!

6 Şubat 2009 Cuma

THE DOORS..!



"This is the end beautiful friend This is the end
My only friend, the end
Of our elaborate plans, the end
Of everything that stands, the end
No safety or surprise, the end
Ill never look into your eyes...again"
"You can`t remember where it was had this dream stopped?"
"Bird of prey
Bird of prey
flying high
flying high
Take me on your flight.."
The Doors dinliyorum bir kaç gündür.. An Amarican Prayer albümünü bilhassa tavsiye ediyorum.. içinden ise Feast of Friends şarkısını kaçırmayın diyorum..

DERSİ BAHÇEDE İŞLEYELİM Mİ 2?

Derse her zamanki gibi geç geliyorum.. Kate, cafe'ye gidelim mi diye düşünüyorduk sen ne dersin, diye soruyor.. hadi hemen gidelim diyorum :) kahvemi Cafe Nero'da içiyorum.. Kate'in bundan önce Moskova ve Roma'da uzun süre yaşadığını öğreniyorum.. Yeni Zellandalı olduğu bilgisinin üzerine, Londra'ya yaklaşık 1 sene önce geldiğini de.. İlginç bir hayat deneyimi olduğunu düşünüyorum dinlerken.. çekingen kimlğinin arkasındaki deneyimi merak ediyorum.. insanların göründükleri gibi olmayabildikleri geçiyor aklımdan..

RHİMA'S BİRTHDAY!

Rhima bir gün önceden doğum gününü duyurdu ve beni sıkıştırdığı yerde yarın ne yaptığımız önemli değil, beraber olalım istiyorum sadece, dedi.. Kutlamalıyız canım, dedim, sonra insanları ayarlamaya koyuldum.. Rhima ertesi gün okula gelmedi.. fakat ben yine de haberimi uçurdum.. "Happy Birthday!" "Akşam senin için buluşmamızın bir sakıncası var mı..?" :)

Birthday Cake'imiz..

Charlie (melekleri ile) abarttı olayı.. ....unu çıkardı... öpülüyor şimdi de.. fakat ben kimi öpüyorum acaba..?

Yine yok yok.. İsmail ve Cihancığımı da çağırdım.. Ne kibar çocuklar, Türk halimle şaşırıyorum..
Rhima o gece belki beş kere teşekkür etti.. Yetmedi 02:50 sms
"Thank u Im very lucky to have friend like u" (R)
"I love u my dear I wish you all your dreams came true" (O)
Ben ödülümü aldım :)

KAR.. BEYAZ..

Sabah kalktığımda her zamanki gibi ilk iş olarak panjurlarımı aralayıp dışarı baktım.. havaya.. hava durumunu ve hava durumumu ölçtüm el çabukluğuyla.. Günden güne ustalaşıyordum tahminlerimde sezgilerime daha çok kulak verdikçe.. yağıyor.. yağacak dedim.. Allah'ın hikmetinden sual olmaz ya, hava durumu ile paralel seyreden hava durumumla oynayayım bari dedim.. aynı anda çözüm geldi: Elvis.. Suspicious Mind.. çıkana kadar on kere dinledim..

Sokakta 2. kere yere kapaklandım.. sinirlendim bu defa.. fakat üstünde düşünmedim.. okula gidiyordum ama öylesine.. öylesine gittiğimi bile bile.. hava durumuma uygundu yaptığım iş devam ettim.. gördüm ki okulumuz tatilmiş, üç beş öğrenci bir iki öğretmen tutuştuk oyun oynadık.. sonra aradım ofisimi öğrendim ki, ofise gidilmesi gerekip gerekmeyeceği öğlen saatinde belli olacakmış.. sabahtan verilmiş olan kararım uyarınca döndüm geri.. içimde çocuk sevinci.. zaten gitmeyecektim :)


İçimdeki çocuk bunu kutlamak istedi büyük bir kahvaltı hayali ile alışveriş yaptı; fakat tecrübeli yetişkin onun sevincini söndürdü, ne kahvaltısı yat zıbar dedi.. söz dinledim..

Uyandığımda artık akşam olmaktaydı.. bir rüya görmüştüm haberci denilenlerden.. hava aynıydı, hava durumum da.. gün dönmüştü, günüm dönmüştü.. akşam olmuştu..

Her yer bembeyaz.. fazla huzurlu, berrak, soğuk.. böyle miydim ben de..

1 Şubat 2009 Pazar

KAR YAĞDI...

Şehrime kar yağdı bugün... Hatta annemle telefonda konuşurken düştüm bile :)) Çok güzel değil mi.. sizce de romantik değil mi..?

Unutmadan.. bugün Çin takvimine göre yeni yıl.. Çinliler bugün kutlama yapıyorlar.. Yeni yılınız kutlu-mutlu olsun can'lar... :))

NE Mİ YAPIYORUM..?

Bugün işyerinde 1. haftamı doldurdum.. Orda da bir kedi buldum.. Smoky.. 15 yaşında şaka gibi.. besleme işini gocunmadan üzerime aldığım tembel teneke.. bütün gün uyuyor.. peki ya ben.. ben ne yapıyorum..? müşterileri güleryüzle karşılayıp uğurluyorum, onları göz ucuyla takip ediyor ve yardımcı olmam gereken durumlarda yardımımı esirgemiyorum.. en çok kullandığım sözler: hello, bye (bu kadar dermişim :)), do you need some help?, which size are you looking for? a boy? a girl? no problem, take the right hand.. (yol soranlar için) vs vs.. bir de asılanlar oluyor kardeşim.. en son 70'lik bir amca yuh dedirtti bana.. 14 yaşında ve benim bedenimde olan kız çocuğu için baktığı sweat-shirt'ü onun için denedikten sonra.. seni de yanımda götürsem olmaz mı dedi bana.. ayrıca çıkarken de "stay beatiful".. 2. ise bugün bir adama yardımcı olacağım başka birşey var mı dedikyten sonra, seni gördüm bu yeterli dedi.. hasbin.. İstanbul'da "laf atılma" durumunun savuşturulması konusunda edindiğim tecrübelerimi de ayrıca kullanmaktayım..
Bunun dışında ne mi yapyorum..?
İnsan saati satın alınamaz diye düşünüyorum.. Saate bakarak gün doldurmanın ne kadar günah olduğunu düşünüyorum.. buna alışmış olmanın ise ne kadar yazık.. para kazanmak için çalışılamayacağını kavrıyorum.. işimi (mesleğimi) hobby'ye nasıl dönüştürebilirim'in yollarını arıyorum.. hayatımda çözülmemiş bir düğümün ucunu arıyorum..
Bunun dışında...
Her sabah (ve şimdi de) Mozart dinliyorum.. Herkese Mozart Piano Concerto 21. Andante'yi dinlemesini öneriyorum.. insanın içini alıp yumuşak ve nazikçe dışına çeviriyor, ters-yüz ediyor.. Dağılan zihnin ilacı, monotonluğu kırmaya yarayan bir panzehir..
Tiyatro planımı icraata koyuyorum... (Sanatın insan yaşamındaki gerekliğini keşfediyorum.. bir yerden sonra eş, dost, muhabbet de aynılaşabilir.. bir tek sanat yep yeni kalır sanki.. gelecekteki 2. işim olabilir mi?)
Yemek düzeni.. ne zamandır nasıl olsa aynıyım diye saldığım düzenek düzene girmeli... bunun kilo ile alakası yok.. sağlıklı, temiz, sade ve kendimde kalmalıyım..
Önlemler listem gittikçe uzuyor.. Ayrıca kalıcı bir çözüm daha bulma peşindeyim.. pazar günümü kurtarabilirsem ne ala..
İyi haftalar tüm sevdiklerim..
Saçma sapan bi yöresellik çökmüş fotoğrafa.. sanki Otantik Cafe'deyiz :) Oysa ki biz Spaghetti House'ta idik...

Rhima, erkek kardeşi ve kız kardeşi, Chiara ve ben, iş çıkışı Leichester Square'de akşam yemeği için buluştuk.. İtalyan restaurantlarını ve İralyan yemek kültürünü hakikaten seviyorum.. İtalya planım ise günden güne netlik kazanmakta.. (elini çabuk tutması gerekenlere duyurulur :)) ayrıca Chiara benim gitmekten çok hoşlanacağım doğa içinde bir kasabada yaşıyor.. yeyip içme hayali kuruyoruz beraberce..

En son ikimiz kalıyoruz restaurantta gitmek bilmiyoruz.. Chiara geri sayımda.. önümüzdeki hafta son haftası :( otobüsten inerken arkasından bakıyorum otobüsün camından bir süre izliyorum onu.. kardeşim ben sevmekle kalmıyor, sevdiğim tüm insanları yanımda istiyorum.. ailem, arkadaşlarım, tüm sevdiklerim.. herkes ulaşabileceğim, gözümün deyeceği yakınlıkta olsun istiyorum.. çok mu şey istiyorum..?

NASIL BİR DERS..?




Bir Cuma günü tasviri yap deseler bana; tavırları gevşek, zevkine düşkün, lüksten ve zevten anlayan, aristokrat, görmüş geçirmiş, kültürlü, 2 kere evlenip boşanmış, çapkın bir adam, derdim.. bi düşünün bakalım yakıştırmam bir düşüyor mu..?
Velhasıl kelam spontane ve acayip bir cuma günüydü bizimkisi.. Önce bir yoga öğretmeni olan Gia, bize yoga'nın temel hareketlerini gösterdi.. kaldırdık sandalyeleri ve bir anda bir yoga sınıfı olduk.. ve ben esnekliğimdeki kaybı acı ile fark ettim.. ne güzeldi oysa bi ara, özell,kle dans ettiğim zamanlar.. söz dedim kendime, sık dişini Oyacık.. hazırlık sınıfını geçtiğinde mezuniyet hediyesi olarak tekrar yazdırıcam seni dansa :))
Sonra da kaktık pub'a gittik.. 2. dersi bahçede işledik :)) bu tabiri bilmeyenler için açıklayayım: ben ilkokulda iken, bahar aylarında bazen öğretmenimiz dersi bahçede işlerdi.. öğretmen bu mutlu haberi verdiğinde sevinçe ve bağırarak (niye bağırıyosak) koştururduk bahçeye :) ne dersi.. tabii ki hikaye.. hele Oya gibi derste dışarıyı izleyen, öğretmenin tabi ile "dikkati dağınık" bir öğrenci bulmuş dışarıyı, kendi dünyasında dalgın dalgın gezininir durur artık.. (o kadar anneme şikayeti yedim ama ilk okumayı da ben söktüm n'aber;))
Nerde kalmıştık..? Oya, Onur (ablamın 1. ismi, kıh kıh:)), Esin, Nesrin, Emel.. anneanneme benzedim diyeceğimi de unuttum.. iyi bakın kendinize he mi?