17 Ocak 2010 Pazar

Time Management

Her zaman yapacak şeylerim oldu, her zaman daha da fazla yapmak istediklerim...

Multitask'lık özelliğim kimi zaman coşsa da, en çok gönlüm istediğinde öyle olmayı severim, zorunluluktan değil... (misal sevdiklerim için birşeyler yaparken)

Çok şükür gören gözlerim birçok şeyden çoğunlukla zevk almayı bilir; bu da demek oluyor ki zevk alacak çok nesne, konacak çok çiçek var...

Bir de bakın ki benim gibi obur bir vızvızzz, çiçek seçmekten çoğu zaman yorgun düşüp kuru bir yaprağın üzerinde uyuyakalmış...

Sonra bir de ilgi alanı geniş. Türlü tellerden nağmeler, türlü halet-i ruhiye durumları için...
Duran bir tarafım var herşeyden önce... Durmayı seviyorum. Öyle, olduğu gibi, yalnız ve sessiz... Birlikteyken de bazen konuşmadan... birçok kimse için anlaşılmaz, benim için kıymetli zamanlar... Kötü bir tarafı var fakat bu özelliğin; ne zaman geleceği belli olmuyor, geldiğinde ise başka hiçbir şeyi yerine koyamıyor. Bu 1 mi..? (Sessizlik bile zaman istiyor)

2. zaten halihazırda tam gün mesai veriyorum. Hiçbirşey yapmadan eve geldiğimde saat 8 oluyor zaten.

3. Ev her daim temiz olsun istiyorum. (çünkü ancak o vakit dağıtmak zevkli olabiliyor;))

Zaten Özge ile ürettiğimiz yeni tezimize göre kadın çalışmamalı! Sanat ile uğraşmalı kardeşim, kendi ile, hep güzel şeylerle... böylece kadınlığın verdiği gerçek sevgi ve zerafetle kalmalı. Haksız mıyız? ;))

Gerçi ben meslekte de aktif olmaktan hoşlanıyorum. Ama en çok istediğim mesai vermek değil, büyük, paralı ve efor gerektiren işleri belli sürelerde yapmak, diğer deyişle spot çalışmak... tabii var ise böyle birşey;))

4. Güzellik-Bakım:

Kadınların çilesi. Olmadan olmuyor. Ciddi bir mesai, hafife alınmamalı.

5. Kültürel faaliyetler dizini:

Misal: Dans: Tekrar başlayacağım. Geçen cumartesi modern dans hocam Nurhan'ın yerine gittim; Nişantaşı'na taşınmışlar. Bu defa Latin düşünüyorum. Topuklu latin ayakkabılarımla eğlenceli olacak gibi. Fakat gelecek ay alacağım. Çünkü bu ay önceliğim, direksiyon dersi. Artık sokaklara çıkmak istiyorum. Ara sıra da kaçmak... Kulağa hoş geliyor da acaba pratikte nasıl olacak bilmiyorum.

Onun dışında evvelinde yaptığımız Yoga'ya gitme planını geçen hafta Özge dile getirdi. Osho'dan Yoga'yı o da almış ve tabbidir ki etkilenmiş. Kızıltoprak'ta hocalarının usta olduğu düşünülen bir yer bulmuş. Hoş gülpüş hoş, ama bu defa sırayla...

Misal: Kitap. Kitap okumak benim için su içmek gibi. Her zaman. Fakat bünye orada da arıza çıkartıyor. Ben hiçbir zaman 1 tane kitap okumam. Hep 2, ya da 3 taneyi aynı zamanda okuyorum, halet--i ruhiyeye göre... Bir de İngilizce ölmesin istiyorum tabii.

Sinema-Tiyatro-Konser: İhmal ediyor muyum, evet.

DVD: Daha fazla istiyorum.

Liste uzuyor.....................................................................................

Çok dışardan bakıldığında sıradan bir modern kentli entel kadın bunalımı... sıkıcı ve manasız.
ASlında özü çok basit. Sindirmek istiyorum. Zevk almaya zaman kalsın... Sanılmasın ki hepsine yetiştiğimde mutlu olacağım, tam tersine bu ağzımda mekanik bir tat bırakır. Zevkler de yudum yudum güzel değil mi, tablet halinde alınarak değil...

Ne dedim ben şimdi...?

Anlatabildim mi...?

Hiç yorum yok: