12 Aralık 2008 Cuma

MY SWEET ROOM :)

Thank you for coming Noelia.. I had been missing you...

7 Aralık 2008 Pazar

LONDON'DA İLK İŞİM

Garsonluk yakışmış mı..? Aynı yerde belki haftaya da olacağım Wood Green'e beklerim.. Bunun dışında iş iş dedim 2 haftamı full doldurdum nerdeyse.. bu muydu yani tasa ettiğim diyorum şimdi.. şimdi gerçek işin peşine düşme zamanı geldi.. atalet gitti, yerine adalet gelsin;)

ENJOY THE CİTY :)

Sokakta dans ......................... :))Çok eğlenceliydi... partnerim zaten dansçı olunca bana sadece bırakmak kaldı... ilgilenenler için: London swing dance society (www.swingdanceuk.com)



Oxford Street'te christmas şenliği.. caddeyi kapatmışlar nasıl da güzel yapmışlar.. bir cumartesi sabahı gidiyorsun ve kendini müzikli şenlikli cıvıl cıvıl bir caddede buluyorsun.. hava da lokum gibi, kahveni de sokakta starbucks veriyor.. daha ne olsun.. :))

Mağazada gerçekten yok yok.. mesela ben sadece iğne ve iplik almak için oradayım.. kulağa biraz komik geliyor değil mi, biraz da acayip... ama gerçek;))

BİR CUMA KLASİLİĞİ


Bo - Booooo! Bobo'ya yegane hitap tarzı.. gerçek ismini ben de bilmiyorum.. dünya tatlısı bu işareti yapmayı da çok seviyor.. 23 yaşında komik 13 gibi.. diğer Koreli arkadaşlar gibi çekingen de değilbilakis sokulgan saçımı seviyor takılarımla oynıyor ojelerime bakıyor.. geçen gün bir hikaye anlattı koptuk sınıfta.. teacher asked: "can you be cool if you fall in love?" Bobo. "no no never, yes yes I can" Açıklaması şöyle: Bobo tam 3 yıl pardon kendisi düzeltir 4 yıl birini sever, şimdi ayrılar.. beraber oldukları süre boyunca hep oldun ve anlayışlı kızı oynar fakat içimnden fırtınalar kopar, en çok da kızlarla beraber partiye gittiğinde sinirli olurmuş fakat onu da belli etmezmiş, hatta git canım tabii dermiş.. valla Bobo'dan beklemezdim.. (uzak doğulu kadınların evlenmek için neden cazip olduklarını anlıyorum) ben soruyorum: "peki sen gitmez miydin partilere?" Hayır, diyor. Çünkü giderse herkes kıskançlığından gittiğini düşünürmüş.. bak hele.. Bobo da neler düşünürmüş.. yarası olan gocunurmuş:))

Matteui... bu gördüğünüz adam geçen hafta bi hukuk bürosunda işe başladı hem de paralısından... havasını da attı... kendisi avukat da değildir business managment okumuştur, kaşının üstünde gözünün olmadığını da görmektesiniz.. ama vizyon sahibi insan ışığı vardır.. gelecekte umarım kendini doğrulayacaktır.. aferim.. gratulation:))

WİNTER..!




Vivaldi / FourSeason / Winter... Benim.. Dinlediniz mi bilmiyorum ama dinleyince ne demek istediğimi belki anlayacaksınız belki de anlamayacaksınız ;) olsun siz yine de bir dinleyin.. diğer mevsimleri de dinleyince daha çok belli ediyor kendini kış kimliği.. siz de kendinize bir mevsim seçin.. en çok kimsiniz, sonra da bana söyleyin..

3 Aralık 2008 Çarşamba

ÖRDEK ALAMETİ

Bu ördeği bilmeyen var mı o bizim Kadıköyümüzün gülü olmazsa olmaz bir sakini, balık ve sebze sever kendisi elden beslenmeyi tercih eder, sıcak yaz gecelerinde serin suitinde konaklar, balıkçı meyhanelerinin müdavimidir, esnafla arası iyidir, çok da güzel bi adı vardır ama unuttum, bilen varsa bana bi ara hatırlatsın..

Bu büyük ördek ailesi ise Londralı, bugün öğrendiğim kadarı ile hamur işleri ile araları iyi elden beslenmeyi tercih ediyorlar.. Fakat sebebi bahsim elbette ki okurları iki ördek arasındaki 7 farkı bulmaya zorlamak veya susam sokağı benzeri konuşmaları anımsatmak değildi.. Zira benzerlik sadece ördeklerde değildi bu sadece bir alametti..

Asıl konu başlığı geldiğim günden beri yaptığım gözlemlerden oluşmuş ürkütücü ve esaslı bir başlıktır; taslak halinde sunacağım bu metin, yarım kalmış araştırmamda bir alt başlık olarak yerini alacaktır.. KONU BAŞLIĞI: "İNSAN HER YERDE KENDİSİNİ YAŞAR" Alt başlıklar: "zaman ve mekan görecelidir; sabit olan insandır.", "oluştan kaçılmaz", "insan saklanamaz, dünya bilir" "gelecek yoktur, geçmiş tekrar eder", "vizyon ve gerçeklik birdir" "gözden önce gönül görür" vs..

Çok büyük başlıklar bunlar, anlamak dahi zor.. fakat burda kendime yavaş yavaş küçük bir İstanbul kurduğumu gözlemlemekteyim.. artık bir balıkçım bile var :) insanlar, mekan ve konuştuğum dil farklı fakat en derinde bir şeyler aynı hissediyorum.. bu ürkütücü.. Ürkütücülüğü felsefenin kendi gücünden gelmekte, yoksa benim hayatımın kötülüğünden değil elbette.. hayatımı seviyordum ama madem ki değiştirmek istedim o zaman özde taşları yerinden oynatmak zorundayım.. (O da ayrı bi başlık konusu aslında) işin kötüsü geri de dönemiyorum.. fena bi durum..

Ben buraya İngilizce öğrenmeye gelmedim zaten yakında misyoner olur çıkarım ben... :) bu arada tatlı ile fazla haşır neşirim bu ara bi koca çikolata ile bir miktar bal bu gecenin karı (yoksa zararı mı) idi.. annem olsa enerjiye ihtiyacın var kızım çalışıyosun derdi, (hala diyo) :)) annemi sevesim geldi.. şimdi kaçıyorum "have a shower" saati :)

2 Aralık 2008 Salı

WAİTİNG FOR A MİRACLE..!

Download edebilseydim siz sevgili okurlarıma dinletecektim ama öyle izin veren illegal bir site bulamadım ;) Natural Born Killers'ı izleyenler varsa bilirler.. benimkisi geç bir keşifti.. Leonard Cohen beni işte bu martılar gibi uçurdu dün gece.. gözlerimi kapadım ve ben de mir mucizenin beni bulmasını diledim içimden.. hal şart ve duruma uygun bir başlıktı.. Waiting for a miracle..!