12 Ocak 2009 Pazartesi

HAFTASONU TRAFİĞİ

Bir yandan olabildiğince yavaş ve sakin ilerlerken zaman haftasonu günlüğümde bir yandan açıkları kapıyorum, ertelenen işleri yapıyorum ve geziyorum aynı zamanda.. anlayacağınız hem ağustos böceğiyim hem karınca..

Mesela;

Dişçiye gidiyorum.. Hem cumartesi hem pazar sabahtan.. Böylece bir efsaneyi yıkmış bulunyorum. "Bir soru vardı ya cevapsız akıllarda.. ben buldum.. ermiş deme değilim, gezgin deme değilim.. ben özgürüm.. sadece özgürüm.." (Bir sonraki konu başlığım özgürlüğün bedeli olacak :)))

PS: Dişçim Kevin Costner'ın ikiz kardeşi olacak kadar ona benzeyen, Alman, harika bir adam.. Okuldaki bir arkadaşımın babası.. Ayrıca Türkiye'den ressam Mehmet Güler'in de arkadaşı.. Sonuçta dişimizi kurtarıyoruz... bir de Berlin'e davet ediliyoruz.. karşılığında Frederic'i İstanbul'a bekliyoruz:)

Cumartesi bitmedi.. Yeni bir keşif daha: Ben Cookies..! Covent Garden'ın meşhur cookiesini keşfediyoruz. Çeşit çeşit kurabiyelerin arasından seçmek çok zor oluyor; bir hindistan cevizli, bir parça çikolatalı alıp çantaya atıyoruz.. yürüyüşümüz esnasında güzelce yiyoruz..

Cumartesi gecesi.. Şimdilik sır..

Pazar... Kankimle National Portrait Museum'a gidiyoruz. Bir günde gezilebilecek türden bir müze değil, anlıyoruz.. keşke biraz daha fazla tarih bilgim olsaydı diye aklımdan geçiriyorum.. beni her zaman kitlelerden çok kişiler etkilemiştir. Biyografiler ve özellikle fotoğraflar.. Aşağıda bir fotoğraf sergisi var ama vakit kalmıyor aklım orda kalıyor..

Müzeden çıktıktan sonra Chiara sıcak çikolataya davet ediyor beni.. çok iddialı daha iyisini içmedin diyor.. aklımı çeliyor tamam gidelim diyorum.. hakikaten büyük bir özenle yapıyor, azar azar döküyor sütünü.. koyu kıvamlı müthiş bir sıcak çikolata oluyor afiyetle içiyoruz..

Yine de aramızda bir kara kedi var.. Kankim İtalya'ya gitmeyi düşünüyor.. eğer 1 ay içinde bir iş bulamazsa.. Sıcak çikolatayla beraber bu ruhsal durumu da içiyoruz.. biraz da susuyoruz..

Gilda zaten İtalya yolcusu.. erkek arkadaşı (olmayan) erkek arkadaşının peşinden hata yapmaya gidiyor.. biliyor.. söylenecek hiçbir şey yok.. yapması gerek.. orda da susuyoruz..Akşam yemeği klasik fasülyeli İtalyan "pasta"sı diyorlar.. "Aman aman "diyorum müsaade istiyorum.. Kanki ile hafta içi için sözleşiyoruz..

Bitmedi.. Eve gelip ütü yapıyorum.. Bir yandan da online BBC izliyorum.. Çocukluğumdaki pazarlar gibi.. Pazar 87, Pazar 88, Pazar 89.. nedense bu 3 yılı hatırlıyorum :) içimde garip br huzur var.. tabii ki ütüden kaynaklanmıyor :) ayrıca nefret ederim ütü yapmaktan.. kafam huzurlu işte.. az sonra duşa giricem kafam iyice şekerlenicek..
HAFTAYA GÜZEL BAŞLAYIN TÜM SEVDİKLERİM...!

5 yorum:

Unknown dedi ki...

Keyranın gimesini istemiyorum...Adı da böyle mi okunur bilmem:)

Ve bana national museumlardan bahsetme:((( Çok saçma biliyorum ama natonal gallery bir yana dünya müzeleri bir yana... Ben de gezerken aptal gibi olmuştum... Gülpüm portreit değil de esas yanındaki national galleryde uçacaksın:))Ama portreitte bir tane çok kalabalık meclisi resm eden bir resim vardı o da muhteşti... BAk coştum buradan öğlen öğlen...

Unknown dedi ki...

cumartesi?

oyaozhan dedi ki...

Canikom Kiara diye okunuyo.. gördüm o bahsettiğin meclis resmini.. böyle aynı şeye bakmış olmak garip geldi bir an ve güzel geldi aynı zamanda.. aynı şeye farklı zamanda gözümüz değdi gülpüm :)

oyaozhan dedi ki...

Özgelerin Özgesi yerim ben senin çengelini :)) sırrım sırdır şimdilik fakat yakın zamanda kendini ifşa edecektir...

Unknown dedi ki...

çok güzel o tablo:)) Bakış açını da sevdim, evet iki çift muhteşem göz değdi o tabloya heyt be tablo tablo olduğunu anladı vallaha!